Tuesday, March 27, 2007

bir dilekti benimkisi...

Bir dilek tuttum diye başlamıştım buna, bırakmadım o dileğimi, hala tutuyorum sıkıca.

Kaç gündür göremiyorum onu, merak ediyorum.

Sözcükler bulamıyorum, kaldım öyle ortalarda. senden bir iz görmek bile yetiyor bana. Öylece vakit geçiriyorum, hayatımda bi manasızlık var artık, gitmek, kaçmak istiyorum buralardan. Çok ağır geldi bu bana, bir iyilik istemiyorum ki senden. Yakınımda ol, acıtsanda canımı, uzak kalma bana. O kadar uzaklaştınki şu sıralar. Engellemeye çalışıyorum içimdeki güzel kıvılcımı, üfleyerek alevlendirmeye çalışıyorum, yalnız bir zerre kadar belirti bile yok senden, ümidim kayboluyor. Neden kaçıyorsun mutluluğundan bu kadar, farkındamısın neler kaçırdığını? Bir kez bile aramıyormu içinden bir ses, napıyor acaba diye düşünmüyormu? Üzülmedim demiştim ya sana kocaman bir yalandı o, üzülüyorum, hem sana hemde kendime.

Bekliyorum...




DOS CORAZONES, DOS HISTORIAS

En medio de una rina
Ya casi al terminar
Uno habla y el que escucha
No para de llorar
Y en su mirada triste
De desamor y pena
Descubre de repente
Que el otro lo destierra

El que ha perdido todo
Ya fuera de lugar
Arruga en su maleta
La ropa sin planchar
Su corazon herido
Empieza a latir fuerte
Mientras que el otro ajeno
Ni late por su suerte

Coro:
Y lejos uno de otro
En busca de otras gentes
Dos corazones rotos
En mundos diferentes
Descubren otra vida
Descubren otras cosas
Y empiezan otra vez
Dos corazones, dos historias

Quien quiso ser mas libre
El que jugo a su modo
Aquel que no sentia
Lo que sentia el otro
Vagando por las calles
Entre aturdido y solo
Comienza a darse cuenta
Que lo ha perdido todo

Y aquellas cosas simples
Que nunca dio importancia
Le comen la cabeza
Le empiezan a hacer falta
Y ahora en su derrota
Porque perdio la apuesta
Descubre que la vida
Le esta pasando cuenta



Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

"Necip Fazıl Kısakürek - kaldırımlar'dan"

Thursday, March 22, 2007

beni fazla merak etme sen, en iyisi!

bu sözü düşündüm bugün.

Bekliyorum...

İstersen gelirsin kollarıma, istersende el olur gidersin.

Sen bilirsin.

Tuesday, March 20, 2007

bitti sonunda

- bitti sonunda..
- umarım yeni hayatın senin bile tahmin etmediğin mutluluklar getirir, çünkü fazlasıyla hakediyosun.

burdan bakıldığında "biten bir şeyler gibi görünsede" bu bir başlangıç.

Özledim seni...

Friday, March 16, 2007

üzülmedim!

Hayatımda o denli yanlışa düşüyorum ki kimi zaman, uçsuz bucaksız bir bataklığa saplanmışcasına, çırpınıyorum. çabaladıkça daha da derine batıyorum. Kısır bir döngüdeyim sanki, plansızlığıma dem vuruyorum, zamansız kalıyorum öyle ortalarda.
Değer verdiklerime vakit ayıramadığım aklıma geliyor, günlük koşuşturmalardan, gereksiz uğraşlardan.

"Yarının ne getireceğini bilemezsin.. öyleyse mutsuzluğa kapılma." dendiğini duyuyorum. Umut filizleniyor içimde.

İki yüzün var senin.. Birisi seni ! seviyorum diyor, diğeri ise seviyorum ! seni... Bana ikisi de aynı değil gibi geliyor. Birincisi seni diyor.. İkincisi seviyorumm..

Kocaman kollarım olsun isterdim, bir kolum sarayburnuna bir kolumda bostancıya kadar uzanacak kadar. Bembeyaz ve sıcak. Kollarıma almayı dünyada olduğundan daha özgür olmanı isterdim ordayken.

Biliyorum zor günler geçiriyorsun, anlamsız geldi söylediklerin. Çok şaşırdım gerçekten. Sabredeceğim...

Hep yanında olmak isterdim, zorlukları paylaşmanı benimle, ağlamanı isterdim omzumda, gülmeni isterdim kahkalarla, mutlu ve huzurlu olmanı isterim her zaman.

Değerlisin benim için, öyle gelip geçici olarak düşünseydim seni, tutmazdım kendimi, utangaç olmazdım.
Bekleyeceğim.
Sonsuza kadar değil elbette, acele et.

Monday, March 12, 2007

Seni düşündüm!

Dün akşam yine...
önceki akşamda, ondan öncekinde de...
Hep aklımdaydın.

Çok güzel bir haftasonuydu aslında, bir sen yoktun yakınımda. Cumartesi sabahı Enka'da yüzdüm öğleye kadar, sonra boğazda kahvaltı yaptım arkadaşlarımla. Dansa gittim akşam. Pazar günü ise Polonezköy tarafına gittik yine arkadaşlarımla, Polonezköy'ü geçince Kazanç binicilik çiftliği tam olarak. Önce güzel bir kahvaltı yaptık, sonra ata bindik, 10-15 dakika kadar bindim bende, yavaş yavaş tabi, dışarda henüz koşturamam, kapalı lounge'da dolaştık asil kısrak Kuzey ile. Daha önce de binmiştim, kesinlikle çok farklı ve güzel. At gerçekten çok asil bir canlı, keşke eskiden olduğu gibi işe arabayla değilde atımızla gelebilsek :) hayal tabi!?

Bir an bile çıkmadın aklımdan inan. ne yaptığını merak ettim hep. Hatta çiftliğe birlikte gittiğimiz arkadaşlardan birinin minik bir kızı vardı, İlayda. Nasıl da sevimli ve şımarık.
Hatta "git burdan" dedi bana, inanamadım. Tüm çocuklar böyle der dediler çevremdekiler, onlara da inanmadım, Hepsi demezlerdi bence. Senin söylemen belirli zihnimde, sen daha sevimliydin kesinlikle.

Özledim seni çok, nasıl görüşmek istiyorum anlatamam.
Bekliyorum aramanı, acı da çeksem sabredeceğim. Aklın karışık istemiyorum seni, anlık gelip geçici biri olmak ise asla. Değerlisin benim için, benim sendeki değerimi ise bekleyerek görmek istiyorum işte.



Sevemedim karagözlüm
Seni doyunca
Hep kıskandım seni elden
Yıllar boyunca

Kuşlar gibi ikimiz bir yuva kuralım
Ayırmasın mevlam bizi ömür boyunca

Aramıza kimse gelip girmesin
Ayırmasın mevlam bizi ömür boyunca

Bana cefa ediyorlar
Bilmem nedendir
Benim korkum senden değil kaderimdendir

Herkes bana deli diye gülüp geçiyor
Senin aşkın beni karagözlüm deli ediyor
Aramıza kimse gelip girmesin

Ayırmasın mevlam bizi ömür boyunca.